> Kuyu açıcılar suyu istedikleri yere götürürler. Ok ustaları oklarını düzleştirir; marangozlar ağaçlara şekil verir. İyi insanlar ise kendilerini biçimlendirir. *Dhammapada* Buddhist metinler arasında en bilineni. Kırk sayfa olmasına rağmen yoğunluğu yüksek olduğu için yavaş bir okuma gerektiriyor. Bu baskının en güzel kısmı Korhan Kaya'nın Buddhizmin tarihi, mezhepleri, yayılımı ve düşünce biçimi hakkında eklediği açıklamalar. Örneğin *Dhammapada*'nın Theravada Buddhizminin asıl metni olan *Üç Sepet*'in ikinci kısmı *Suttapitaka*'nın beşinci kitabı *Khuddakanikaya*'nın bir bölümü olduğunu öğreniyoruz. Kitabın en sonuna Üç Sepet'in nasıl organize edildiği konusunda bilgiler ve diğer Buddhist metinlerden örnekler eklenmiş. *Dhammapada*'nın dışındaki daha geniş bağlam hakkında bilgilendirici kısımlar olmasını hem beğendim hem de faydalı buldum. ![[dhammapada1.jpg]] *Dhammapada*'nın kendisi ise genel olarak erdemler ve kusurlar hakkında. Buddhist bakış açısından genel tavsiyeler ve yorumlamalardan oluşuyor. Özellikle benzetmeleri çok güzel buldum. Favori kısımlarımdan biri yine *Suttapitaka*'dan, Buddha'nın "teorik felsefe karşıtlığı" olarak yorumlanabilecek bir kısım: > Soylu Malunkyaputta bazı konuların Buddha tarafından açıklanmadan bırakılmasından huzursuzluk duyuyor. Örneğin dünyanın kalıcı mı bitimli mi, sonlu mu sonsuz mu olduğunu; ruhun ve bedenin özdeş olup olmadığını; kutsal kişilerin ölümden sonra hem var hem de yok olup olamayacağını merak ediyor ve bunları Buddha'ya sorup cevaplarını almak istiyor. Ancak bunlara cevap alabilirse onun yolunu izlemeye karar veriyor. > > Malunkyaputta Buddha'ya gidip bu soruları soruyor. Sorularında ısrar edince Buddha diyor ki: > > "Malunkyaputta, bu zehir sürülmüş kalınca bir okla vurulan adamın durumuna benzer. Arkadaşları, akrabaları, komşuları onu yaşatmak için bir doktor ya da cerrah ararken o yaralı adam şöyle der: 'Bu oku atan adamın savaşçı sınıfından mı, çiftçi mi yoksa işçi sınıfından mı olduğunu anlamadıkça bu oku kabul edemem.'" > > Buddha, yaralı adamın sorabileceği diğer soruları sıralıyor: oku atanın adı, soyu, boyu, ten rengi, köyü, okunun malzemesi, yayının malzemesi… Nasıl ki yaralı adam bu soruların yanıtını alamadan ölecekse, Malunkyaputta'nın Buddha'ya sorduğu soruları soran kişi de yanıtları kendisinden alamadan ölecektir. Buddha şöyle diyor: > > "Malunkyaputta, dinsel yaşam, dünyanın sonlu olması veya dünyasının sonsuz olması esasına dayanmaz. Esas, ne dünyanın sonlu olmasıdır ne de dünyanın sonsuz olmasıdır. Esas olan, bu dünyada doğum, yaşlılık, ölüm, keder, ağlaşma, sefalet, karamsarlık ve ümitsizlik olmasıdır; bunun için bunları bu yaşamda söndürmeyi salık veriyorum. > > "Ben neyi açıkladım Malunkyaputta? Acıyı açıkladım, acının kaynağını açıkladım, acıdan kurtulmayı ve acıdan kurtulmaya götüren yolu açıkladım. Peki, niçin bunları açıkladım? Çünkü bunlar dinin temellerine uygundur, nefreti yenmeyi ve tutkuları gidermeyi sağlar, sükûneti, doğaüstü yetenekleri, bilgeliği ve Nibbana'yı kazandırır. Bu yüzden bunları açıkladım." > > Bu sözlerden çok etkilenen Malunkyaputta da Buddha'yı alkışlıyor. Hikayenin sonu. Uzun hali daha da güzel. Bir "teorik felsefe sever" olarak hem kuvvetli bulduğum hem de okumaktan keyif aldığım bir bölümdü. Buddhizmi ve Buddhist düşünceyi merak ediyorsanız başlangıç için *Dhammapada*'nın bu baskısını edinebilirsiniz. Çevremde bu kitabı okuyan pek kişi olmadığı için diğer okuyanlar ne düşündüler onu da merak ediyorum. Paylaşırlarsa çok memnun olurum.